10 Nisan 2009 Cuma

Osmanlı Vizyonu ile Ermeni Sorununa Gerçek Çözüm

Osmanlı döneminden günümüze kadar Ermeni vatandaşlarımız ile olan ilişkilerimiz, diğer gayri Müslim topluluklarla olduğu gibi, sevgi ve saygı temeli üstüne oturmuştur. Son dönemde tarihi gerçekler çarpıtılarak, iki toplum arasındaki ilişkiler uluslararası alanda politika malzemesi olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Bu gelişmeler karşısında Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğe her zamandan daha fazla ihtiyacı vardır.

Bu düşünceler çerçevesinde 30 Haziran 2005 günü Bilim Araştırma Vakfı ve Milli Değerleri Koruma Vakfı tarafından 'OSMANLI VİZYONU İLE ERMENİ SORUNUNA GERÇEK ÇÖZÜM' konferansı düzenlendi. Milli menfaatlerimizin ve tarihi gerçeklerin ışığında Ermeni meselesinin, konunun uzmanları tarafından aydınlığa kavuşturulduğu bu konferans İstanbul Sepetçiler Kasrı'nda gerçekleştirildi.

Toplantı öncesinde Mehteran Takımı'nın söylediği marşlar ve peşrevler davetliler tarafından büyük ilgi gördü. (Bilim Araştırma Vakfı) üyesi İbrahim Tuncer'in yaptığı açılış konuşmasının ardından 'bir multivizyon gösterisi gerçekleştirildi. Daha sonra sırasıyla, Bilim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tarkan Yavaş, Sayın Güray Değerli, Prof. Dr. Sayın Nurşen Mazıcı, Prof. Dr. Sayın Türkkaya Ataöv ve son olarak da Milli Değerleri Koruma Vakfı Başkanı Sayın Altuğ Müştak Berker 'Ermeni Meselesi' ile ilgili görüşlerini aktardılar. Toplantının sonunda ise konuşmacılara Bilim Araştırma Vakfı ve Milli Değerleri Koruma Vakfı tarafından birer plaket verildi.

Konferansa, ülkemizin önde gelen akademisyenleri, gazete sahipleri ve köşe yazarları, emekli Türk Silahlı Kuvvetleri görevlileri, bürokratlar, iş adamları, birçok sivil toplum örgütünden temsilciler, çeşitli ülkelerin büyükelçilik ve konsolosluk görevlileriyle birlikte geniş bir davetli kitlesi katıldı.
Konuşmacıların üzerinde durdukları konuların bir özeti şu şekildedir:

Güray Değerli (TV Programcısı, Belgesel Yapımcısı, Military Science and Intelligence Dergisi Strateji Editörü)
"Karabağ'ın bağımsızlığına yönelik bir dayatmayla karşı karşıyayız. Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçeryan Ermeni meselesinin hem parçası hem de kırılma noktasıdır. Geçmişinde birçok terör örgütünün operasyonunu gerçekleştirmiş olup PKK'ya da destek vermiştir. Ermenistan'daki Kürtler de Türkiye'den toprak talep etmektedir. Terör baskınlarını yapan Asala militanları hapisten çıktıktan sonra Ermenistan tarafından milli kahraman ilan edilmişlerdir. Koçeryan Karabağlıdır, yani Azerbaycan vatandaşıdır ve nüfus bilgilerine ulaşılamamaktadır. Uluslararası anlaşmalara göre Cumhurbaşkanlığı meşru değildir. Radikal politikaları nedeniyle ülkesinin açlık sınırında yaşamasına neden olmuştur. Koçeryan'ın yönetimindeki Ermenistan'da okullarda Türklerden intikam almak üzere ant içilmektedir. Ermenilerin temel amacı sözde soykırımı uluslararası platformda kabul ettirerek Türkiye'yi zor duruma sokmaktır. Bu sürecin son aşaması toprak ve tazminat talepleri olacaktır."
Güray DEĞERLİ
*1983 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni bitiren Sayın Değerli, Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu.
*1994 - 1996 yıllarında Yeni Günaydın Gazetesi 'Dış Haberler Müdürü' olarak başladığı televizyonculuk hayatında birçok gazete ve televizyonda editörlük yaptı. Halen,
*TRT-1'de 'TARİHİN TANIĞI' adlı tartışma programında 'Yapımcı-Sunucu',
*SKYTURK TV'de 'STRATEJİK RAPOR' adlı haftalık haber programının 'Yapımcı - Sunucu'luğunu yapmakta ve 'Military Science and Inteligence' Dergisi 'Strateji Editörü ve Yazarı'olarak görevlerini yürütmekte.
*Sayın Değerli birçok önemli belgesele de imzasını atmıştır.
-Cumhuriyet tarihinin 14 ülkede çekilen en kapsamlı çalışması olan 'SARI GELİN' Belgeseli, Irak Türkleri hakkında yapılan en kapsamlı ilk çalışma olan 'ÇİLELİ EFENDİLER: IRAK TÜRKLERİ' Belgeseli, ve bunun gibi onlarca belgeselin yapımcısıdır. 'KANSER DOSYASI' çalışması ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2000 Yılı 'EN İYİ TV HABERİ ve YILIN GAZETECİSİ ÖDÜLÜ' nü almıştır.
-Ayrıca 'ATATÜRK'ÜN EMRİYLE ÇEKİLEN KAYIP GAZİANTEP BELGESELİ' ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2000 Yılı 'EN İYİ TV HABER PROGRAMI ÖDÜLÜ' ve 'DEPREMLE GELEN ÇEVRE FELAKETİ DOSYASI' ile Türk Hekimler Birliği'nin 1999 Yılı 'EN İYİ TV HABER PROGRAMI ÖDÜLLERİNİN sahibidir.

Tarkan Yavaş (Bilim Araştırma Vakfı Başkanı)

"Bugün birdenbire, birçok ülkenin parlamentosunda sözde Ermeni soykırımı oylanarak kabul ediliyor. Türkiye'ye karşı psikolojik harekat metotlarıyla bir mücadele sürüyor. Buna karşı milli birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu propagandalara karşı Türkiye'nin elbette etkin bir şekilde tarihi gerçekleri ortaya koyması ve uluslararası alanda faaliyetlerde bulunması gerekir. Elimizdeki tarihi belgeler ve şanlı mazimiz bu tanıtımı hakkıyla ve başarıyla yapmamıza olanak veriyor. Türk Milleti olarak bizim uzmanlık alanımız, farklı kültürleri bir arada yaşatmaktır. Hataları değil güzellikleri konuşmak, yanlışları değil doğruları hatırlamak, ayrılıkları değil ortak noktaları bulmak günümüzde herkesin dört gözle beklediği barış, huzur ve esenlik
ortamının tesis edilebilmesi için çok gerekli ve önemlidir
."

Prof. Dr. Nurşen Mazıcı (Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi)
"Aslında Cumhuriyet dönemine devretmiş bir Ermeni sorunu yoktur. Bugün Türkiye'nin başında olan sorun bir Ermeni sorunu olmaktan çok bir soykırımın olup olmadığı sorunudur. Tehcir döneminde çok ciddi bir trajedi ile karşılaşıyoruz. Ermenilerin tehcir sırasında ölümlerinden dolayı İngilizlerin kurduğu Malta'da yapılan mahkemede İngiliz Kraliyet savcısı yeterli delil bulamadığı için yakaladıklarını serbest bırakmıştır. Yabancı komisyonların o dönemde yaptıkları araştırmalarda ölenlerin yüzde 85'inin Müslüman, diğerinin gayrimüslim olduğu anlaşılmıştır. Osmanlı'ya baktığımızda soykırım tanımı, mevcut duruma hiç uymamaktadır, çünkü Osmanlı'nın Ermeni'lere karşı bir antipatisi yoktur, aksine özel bir sempatisi vardır. Tehcir Almanların dayatmasıyla yapılan bir hareketti, tehciri Osmanlı yöneticileri de eleştirmişti. O dönemde Ermenistan, İttihat Hükümetinden yardım istiyor; Osmanlı da 200 ton buğday veriyor, yani bu trajedi o dönem yaşanmış ve aslında kapanmıştır.
Emperyalistler her topluluğa, Ermenilere, Kürtlere, Çerkezlere bu topraklarda devlet kurma vaadi vermiştir. Bu yüzden bu coğrafya kaynayan bir coğrafyadır; mesela Asala bitmiş, yerine PKK çıkmış, PKK zayıflamış arkasından Hizbullah çıkmıştır. Ermeni sorunu yapay olarak geliştirilmiş bir sorundur. Eskiden böyle bir sorun yoktu. Örneğin 1954'te Ermeniler Celal Bayar'ı hemşerimiz diye davet etmiştir. Böyle kritik ve hayati konulara Bilim Araştırma Vakfı gibi, Milli Değerleri Koruma Vakfı gibi, hükümetlerin yanında sivil toplum kuruluşlarının da sahip çıkması gerçekten önemlidir.''
Nurşen MAZICI
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Selçuk Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi'ni bitirdikten sonra,1982'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Siyaset Bilimi yüksek lisans, aynı üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden de 1988'de Siyaset Bilimi doktora derecelerini aldı.1990-1993 yılları arasında Wisconsin Üniversitesi Middle East Studies'de ve Michigan Üniversitesi Near East and North African Center'da Ortadoğu Devletlerinde demokratikleşme süreci konusunda post doktora yapan Mazıcı, 2000'de Washington D.C.'deki National Archives'de profesörlük çalışması olarak Türk Amerikan İlişkileri üzerine belgesel çalışmasını başlattı. İstanbul ve Akdeniz Üniversiteleri'nde de öğretim görevlisi olarak çalışmış olan ve halen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde görev yapan Sayın Mazıcı'nın, Belgelerle Atatürk Döneminde Muhalefet 1919-1926, Uluslararası Rekabette Ermeni Sorunu'nun Kökeni 1878-1918, Türkiye'de Askeri Darbeler, Celal Bayar'ın Başbakanlık Dönemi 1936-1939, ABD'-nin Güney Kafkasya Politikası Olarak Ermenistan Sorunu 1919-1921 başlıklı beş kitabı ve Türk siyasal yaşamına ilişkin 20'yi aşkın makalesi bulunmaktadır.

Prof Dr. Türkkaya Ataöv (Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Ermeni Meselesiyle İlgili 76 Kitabın Yazarı)
"Tarihte ilk defa bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmuştur. Ermeniler de gitse, biz de gitsek bu mahkeme eldeki belgelerle kesinlikle soykırım vardır diyemez. Ermenilerin kitaplarında nasıl Türkleri öldürdükleri, geniş olarak sanki iyi bir şey yapmışlar gibi anlatılıyor. Bunlar uluslararası platformda hiçbir zaman söz konusu edilmiyor. Onların kitaplarından birinin başlığında "1. Dünya Savaşı'nı müttefikler bizim sayemizde kazandı" demektedir. Yine kitabın içinde "öyle büyük ordular kurduk, öyle büyük silahlı mücadele yaptık ki bizim sayemizde savaş kazanıldı" şeklinde ifadeler yer almaktadır. Böyle yayınları yaptıkları halde yine de kendilerini "kurban edilmiş taraf" olarak görmekte ve göstermektedirler. Bu davranışın psikiyatrideki ismi "kurban edilmenin egoizmi"dir.
Soykırım iddialarını sanki birer kanıtmış gibi ileri sürerler, ama tarihsel belgeler, deliller bunların tersini söylemektedir. Somut belge ve delillere dayanacak şekilde hüküm verecek bir mahkeme kurulsa soykırım iddialarının asılsızlığı açıkça ortaya çıkacaktır.
Gerçekleri Avrupalı gazetecilere anlatıyoruz ama yazmıyorlar. Türklere karşı, taraf olmaya hala daha devam ediyorlar. Türk kelimesinin tarifi uluslararası sözlüklerde bile yıllarca "barbar, zalim, ikiyüzlü" gibi hakaretamiz sıfatlarla birlikte yer aldı. Bize sorduklarında Ermenilerin kabiliyetlerinden, sanata olan yatkınlıklarından, çalışkanlıklarından bahsederiz. Örneğin, 1913'te Osmanlı'da Dışişleri Bakanı bir Ermeni idi. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde nüfus sayımlarını yapan kurumun başındaki kişi de Ermeni idi. Çok sayıda üst düzey yönetici, sanatçı Osmanı toplumu içinde ön plandaydı. Biz onların bu yönlerini vurgulamaktan çekinmiyoruz. Ama dünya çapındaki bu Türk aleyhtarı politikanın önünü almakta güçlükler çekiyoruz."
Türkkaya ATAÖV
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde uluslararası ilişkiler dalında öğretim üyeliği yaptı. Amerika'da Johns Hopkins ve Harvard, Hindistan'da J. Nehru, Moskova'da Bilimler Akademisi gibi kuruluşlarda dersler verdi, araştırmalar yürüttü. Çoğu, yabancı dilde ve büyük ölçüde yurtdışında basılmış 125'in üstünde kitabı bulunan Ataöv, bunlarla bağlantılı olarak Cambridge, New York, Beijing, Stanford, Bophuthatswana, Montreal, Nairobi, Bükreş, Nehru, Sandhurst, Syracuse ve Boston Üniversiteleri gibi çeşitli akademik merkezlerde konuşmalara çağrıldı; Norveç'ten Güney Afrika'ya, Kanada'dan Çin'e, yüz kadar uluslararası bilim toplantısına tebliğlerle katıldı. Kitap ya da makaleleri, 3 Amerika, 14 Avrupa, 6 Asya ülkesinde, bir de Avustralya'da basıldı. Yazdıkları toplam yirmi dile çevrildi.
Prof. Ataöv'ün dış görevleri arasında Birleşmiş Milletler'e bağlı ve Cenevre, Viyana, Washington ve Moskova gibi başkentlerde üslenen beş uluslararası örgüt ya da grubun merkez yöneticiliği vardır. Yayınları ve bu görevlerinden ötürü, hemen hemen tümü dış kaynaklı olarak, on altı madalya/akademik ödülün de sahibidir.
11 EYLÜL Terörle Savaş mı Bahane mi, merkezi Cenevre'de olan ve Birleşmiş Milletler'e bağlı uluslararası bir kuruluşun yayını olarak Türkiye'yle aynı anda yayımlanmakta olup Türkçe'ye çevirisi de yine yazar tarafından yapılmıştır.
Altuğ Müştak Berker (Milli Değerleri Koruma Vakfı Başkanı)
"Ülkemiz, 600 yıl boyunca dünyaya adalet ve huzurla nizam getirmiş Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısıdır. Osmanlı, coğrafyasında yaşayan gayrimüslim toplumlara her zaman adaletli ve anlayışlı davranmıştır. Onlara din ve vicdan özgürlüğünü tanımıştır. Özellikle "millet-i sadıka" olarak adlandırdığı ve son derece güven duyduğu Ermeni vatandaşlarını da üst düzey devlet görevlerine, bakanlık ve paşalık makamlarına kadar getirmiştir. O dönemde bu uygulamalar, Batı toplumlarına örnek olacak niteliktedir. Ermeni vatandaşlarımız da günümüzde ve Osmanlı döneminde Türk Milleti'nin kendilerine sağladığı rahat ve huzurlu ortamda mutluluk içinde yaşamışlardır. Sanatta ve bürokraside toplum içinde yükselmişler, saygı görmüşlerdir. Tarihte iki toplumun ilişkileri her zaman iyi olmuştur.
Aynı tarihi ve coğrafyayı paylaşmış olan iki milletin ve de iki ülkenin, bölgemizde sorunsuz, huzurlu bir yaşam sürmesi ve aralarında sağlıklı ilişkiler olması için, sözde soykırım iddialarından vazgeçilmeli, bu konu uluslararası bir siyaset aracı olmaktan çıkarılmalıdır. Yeni ve yapıcı bir döneme geçilmelidir.
Bu yapıcı ortamı kendiliğinden sağlayacak olan anlayış, bölgemizde oluşacak bir birlik ortamıdır. Avrupa Birliği'ni kuran Batı ülkeleri, kendi coğrafyalarında eskiden beri süregelen bazı anlaşmazlıkları böyle bir birlik sayesinde eritebilmişlerdir. Biz de aynı şekilde çağımızın ve bölgemizin önemli bir ihtiyacı haline gelen Türk-İslam Birliği'ni oluşturduğumuzda, önümüze getirilen bir çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Türkiyemiz'in Kıbrıs konusu, Ermeni meselesi gibi önemli sorunlarının "gerçek çözümü, Türkiye'nin öncülüğünde Türk-İslam Birliği'nin kurulmasından geçmektedir."

Konferansa Katılan Bazı Davetliler;
*Adalet Eski Bakanı İsmail Müftüoğlu
*Önce Vatan Gazetesi Sahibi Abdullah Akosman
*Güven Hareketi Başkanı Samim Uygun
*Kıbrıs Milli Komitesi Başkanı Yakan Cumalıoğlu
*Marmara Grubu Vakfı Yöneticisi Ogan Soysal
*TODAV Başkanı Ahmet Beyatlı
*Avrasya Bir Vakfı Genel Müdürü Orhan Kiverlioğlu
*Emekli Tuğgeneral Mehdi Sungur
*Emekli Kurmay Albay Tahir Tamer Kumkale
*Emekli Albay İlhan Çiloğlu
*Emekli Albay Süleyman Çobanoğlu
*Prof. Dr. İlhan Özay
*Prof. Dr. Niyazi Eruslu
*Prof. Dr. Cemal Anadol
*Gazeteci Yazar Ali Eren
*Gazeteci Yazar Metin Hasırcı
*Türkiye Gazetesi E. Genel Müdürü Resul İzmirli
*Ortadoğu Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kenan Akın
*Gazeteci Yazar Süleyman Doğan
*Vakit Gazetesi Genel Koordinatörü Sami Özey
*Gazeteci Yazar Dr. Nazile Abbaslı
*Gazeteci Yazar Levon Panos Dabağyan
Toplantıya Tebrik Mesajı Gönderen Bazı Devlet Büyüklerimiz:
*Doç. Dr. Abdüllatif Şener (Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı)
*Cemil Çiçek (Adalet Bakanı)
*Doç. Dr. Hüseyin Çelik (Milli Eğitim Bakanı)
*Ali Babacan (Devlet Bakanı)
*Atilla Koç (Kültür ve Turizm Bakanı)
*Recai Kutan (Saadet Partisi Genel Başkanı)
*Muhsin Yazıcıoğlu (Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı)
*Erkan Mumcu (Anavatan Partisi Genel Başkanı)
*Mehmet Elkatmış (Nevşehir Milletvekili)
*Rıfat Hisarcıklıoğlu (TOBB Başkanı)
*Atilla Maraş (Şanlıurfa Milletvekili)
*Ali Müfit Gürtuna (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı)
*İsmail Alptekin (Ankara Milletvekili)
*Ahmet Fevzi İnceöz (Eski Milletvekili)
*Doç. Dr. Murat Mercan (Eskişehir Milletvekili)
*İbrahim Hakkı Aşkar (Afyonkarahisar Milletvekili)
*Nusret Bayraktar (İstanbul Milletvekili)
*Kadir Topbaş (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
*Mücahid Daloğlu (Erzurum Milletvekili)
*Şevket Kazan (SP Genel Başkan Yardımcısı)
*Mete Gündoğan (SP Genel Başkan Yardımcısı) ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcileri.